Haber: Nurgül Yılmaz
Manisa Büyükşehir Belediyesi Manisa Su ve Kanalizasyon İdaresi (MASKİ), Saruhanlı ilçesine bağlı Nuriye Mahallesi’nde kritik bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Su krizinin tarımsal üretim üzerindeki etkilerini masaya yatırmak ve çözüm yolları geliştirmek amacıyla düzenlenen toplantıya nın yanı sıra ziraat odası başkanları, sulama kooperatifleri temsilcileri, mahalle muhtarları ve çok sayıda çiftçi katıldı.
1980 YILINDA İMZALANAN PROTOKOL YENİDEN MASAYA YATIRILDI
Buluşmada, yer altı su seviyelerinin ciddi oranda düşmesi, artan kuraklık ve kontrolsüz su tüketimi gibi sorunlar tüm boyutlarıyla ele alındı. Katılımcılar, özellikle 1980 yılında Devlet Su İşleri (DSİ) ile İzmir Belediyesi arasında imzalanan ve Göksu ile Sarıkız kaynaklarından yıllık 108 milyon metreküp suyun İzmir’e tahsisini öngören protokolün günümüz koşullarına uygun hale getirilmesi gerektiğini dile getirdi.
“45 YILLIK PROTOKOL DEĞİŞMELİ”
MASKİ Genel Müdürü Talat Postacı, Türkiye genelinde olduğu gibi Manisa’nın da ciddi bir su kriziyle karşı karşıya olduğunu vurguladı. Postacı, “Manisa, tarımsal üretim kapasitesiyle ülke ekonomisine yön veren bir şehir. Ancak iklim krizinin etkileri, azalan yağışlar ve düşen yeraltı su seviyeleri nedeniyle hem kırsal hem de kentsel alanlarda suya erişim giderek zorlaşıyor” ifadelerini kullandı. Talat Postacı, 45 yıl önce imzalanan su tahsis protokolünün, artan nüfus, gelişen sanayi ve genişleyen altyapı gibi nedenlerle artık yetersiz kaldığını söyledi. “İzmir bizim kardeş şehrimizdir, ancak su kaynaklarının adil ve sürdürülebilir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Günümüzün ihtiyaçları doğrultusunda, DSİ öncülüğünde bilimsel temellere dayalı, yeni ve hakkaniyetli bir protokol şarttır” dedi.
“KUYULAR KURUYOR, ÜRETİM TEHLİKEDE”
Saruhanlı Ziraat Odası Başkanı Aydoğan Okur, 1980 tarihli kararın artık çiftçilere hizmet etmediğini belirterek, verilen suyun denetlenmesini ve kamuoyuyla paylaşılmasını talep etti. Nuriye Sulama Kooperatifi Temsilcisi Nurettin Dingaz ise “Yer altı suyu 140 metrelere kadar çekilmiş durumda. Bu kadar derinden su çıkarmak büyük bir maliyet” diye konuştu.
Aydoğan Okur, 45 yıl önce Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile İzmir Belediyesi arasında imzalanan protokole değinerek, “1980 yılında çıkmış bu karar üzerinde çok fazla görüşmeler yaptık. Ama çıkan kanunu geri alamıyoruz. Bu işin çözüm noktasında önemli olan anlaşma ile verilen suyun takibini yapabilmektir. Biz çiftçiler olarak verilen suyun kontrol edilmesini talep ediyoruz. Yapılan kontroller sonrasında da gerekli yerlere bilgilerin verilmesini istiyoruz” dedi.
“EŞİT BİR ŞEKİLDE PAYLAŞIM YAPILMASINI İSTİYORUZ”Nuriye Sulama Kooperatifi Kurucu Ortağı ve Köy-Koop Merkez Birliği Temsilcisi Nurettin Dingaz ise “Herkesin de bildiği gibi yer altı sularımız, gün geçtikçe çekilmekte. Çocukluk yıllarımızda 7 metrelerden su çıkarıyorduk. Şuan ise 130 metre 140 metrelerden suyu çıkaramıyoruz. Biz üreticiler olarak 1980 yılındaki protokol çerçevesinde ne kadar su veriliyor, kaç metreden su çıkarılıyor konuları hakkında bilgiler almak istiyoruz. 45 yıldır iki mahallemizin üreticilerine hiç yardım edilmiyor. Suya şehirlerin de ihtiyacı var bunun da farkındayız, ama biz çiftçilerin de çok ihtiyacı var. Yetkililerin bu konuda eşit bir şekilde paylaşım yapılmasını talep ediyoruz” dedi.
ÜNAL TOSUN: BİZ ÇİFTÇİLER OLARAK BİR ÇÖZÜM İSTİYORUZBenzer şekilde, Nuriye Sulama Kooperatifi Başkanı Ünal Tosun da yüksek maliyetler nedeniyle yeni kuyu açmanın çiftçiler için neredeyse imkânsız hale geldiğini ifade etti. Nuriye Sulama Kooperatifi Başkanı Ünal Tosun, “Belediyelerin insanlara su sağlamak gibi bir görevi var. Bizim de kooperatif olarak çiftçilere su sağlamak gibi görevimiz var. Maalesef şu an kuyularımızın su seviyeleri gün geçtikçe çekilmekte. Yeni kuyu açmak için maalesef maliyetler çok yüksek, çiftçimizin de durumu belli. Biz çiftçiler olarak bir çözüm istiyoruz. Sulama için yeni tesisler kurulmasını talep ediyoruz. İnsan hayatında su gerekli evet, ama tarım olmazsa da insan olmaz. Tarımın da suya ihtiyacı var. Çiftçinin üretmesi için suya ihtiyacı var. Bu nedenle 45 yıl önce yapılan bu protokolün DSİ tarafından tekrar gözden geçirilip yenilenmesini talep ediyoruz. Çünkü o zamanki nüfus ve tarım alanları ile günümüzün şartları aynı değil” diye konuştu.
ŞENOL GÖKTAŞ:SALİHLİ BARAJI’NDA DA YETERİNCE SU YOKLütfiye Sulama Kooperatifi Başkanı Şenol Göktaş ise Salihli Barajı’ndan yeterli su alınamadığı için mevcut kuyuların yetersiz kaldığını ve çiftçilerin üretim yapamaz hale geldiğini söyledi. Şenol Göktaş; “Su sıkıntısı genel olarak bütün Saruhanlı Ovası’na ciddi sıkıntılar veriyor. Bizim kuyularımız 150 metre, şu an askıda kalan birçok kuyum var. Çiftçilerin kimseyle yarışmaya gücü yetmez. Her geçen gün suyumuz azalıyor. Salihli Barajı’ndan istediğimiz suyu alabilirsek bizim kuyulara ihtiyacımız kalmayacak. Ama Salihli Barajı’nda da yeterince su yok. Bu durumda oradan da su alamıyoruz. Yetkililerin bu konuda bir çözüm bulması gerekiyor” dedi.

SONDAJLAR YETERSİZ KALIYOR
Nuriye Mahallesi’nden üretici Gafur Ertürk, “Geçmişte 7 metrede olan taban suyu, bugün 130 metrede bile zor bulunuyor. Bu durum ürün verimliliğini düşürüyor. Salihli’den gelen su kanallarının kapalı sistemle ulaştırılması durumunda sondajlara ihtiyacımız kalmayacak” ifadelerini kullandı. Gafur Ertürk; “45 yıl önce bizlere bu kadar su lazım değildi. Taban suları yüksekti. Bu kadar sulama ihtiyacı bile duymuyorduk. Yılda birkaç kez suladığımızda ürünlerimiz oluyordu. Şu an haftayı geçiremiyoruz. Bir hafta sonra ürünlerimiz tekrar su istiyor. Çünkü tabanda su yok. Toprak yarım metre, bir metre aşağıdan kuru çıkıyor. Su kullanımının çok iyi paylaşılması ve bu konuda bizlere destek olunması gerekiyor. En azından Salihli’den gelen kanalın da kapalı sistemle gelmesi gerekiyor. Eğer bu su bizlere ulaştırılırsa bizim zaten sondajlara ihtiyacımız kalmayacak. Ama şu an su olmadığı için çiftçiler sondajlarla su temin etmek zorunda. Yetkililerin sesimizi duymasını, sıkıntılarımızın çözümü noktasında adımlar atmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.
Ertürk, çiftçilerin kuraklık nedeniyle sondaj kuyularına mahkûm kaldığını, bunun da ciddi bir ekonomik yük oluşturduğunu söyledi.
DSİ’DEN SOMUT ADIMLAR BEKLENİYOR
Ziraat odaları, kooperatifler ve çiftçilerle değerlendirme yapmak için bir araya geldiklerini belirten MASKİ Genel Müdürü Talat Postacı ise tüm Türkiye’nin olduğu gibi Manisa’nın da ciddi bir su kriziyle karşı karşıya olduğunu ifade etti. MASKİ Genel Müdürü Talat Postacı, su krizinin çözümünde sadece yerel çabaların yeterli olmayacağını, Devlet Su İşleri’nin bu süreci ulusal düzeyde ele alması gerektiğini vurguladı. “Manisa’nın içme, kullanma ve tarımsal sulama ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde, adil ve güncel bir su tahsis planı hazırlanmalıdır” diyen Postacı, bilimsel verilere dayalı, bütüncül ve sürdürülebilir çözümlerin hayata geçirilmesinin önemini vurguladı.
TALAT POSTACI: YÜZEY SULARIMIZ KURAKLIĞIN ETKİSİYLE YETERSİZ KALMAKTADIRTalat Postacı, “Manisa, bereketli ovaları, üretken çiftçisi ve güçlü tarım altyapısıyla ülkemizin stratejik üretim merkezlerinden biridir. Ancak küresel iklim krizinin etkileriyle birlikte azalan yağış miktarı, yer altı su seviyelerinde ciddi düşüşlere yol açmakta; sondaj derinlikleri 300 metrelere kadar inmektedir. Bu faktörler, tüm dünyada olduğu gibi Manisa’mızda da su kaynakları konusunda endişe yaratmaktadır. Yeraltı su seviyelerimiz her geçen yıl azalmakta ve yüzey sularımız kuraklığın etkisiyle yetersiz kalmaktadır. Bu durum, çiftçilerimizin tarlalarını sulamasını zorlaştırmakta ve hem kırsal hem de kentsel alanlarda suya erişimi giderek güçleştirmektedir” dedi.
“SU KAYNAKLARI ADİL BİR ŞEKİLDE YÖNETİLMELİ”Talat Postacı, “Bilindiği üzere, 45 yıl önce Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile İzmir Belediyesi arasında imzalanan bir protokol bulunmaktadır. Bu protokol çerçevesinde, Manisa sınırları içindeki Göksu ve Sarıkız kaynaklarından yıllık toplam 108 milyon metreküp su, İzmir’e tahsis edilmiştir. O dönemin koşullarında hazırlanan bu protokolün, günümüzün değişen ihtiyaçlarını tam olarak karşılamadığı görülmektedir. İzmir, bizim kıymetli bir komşumuz ve kardeş şehrimizdir. Aynı coğrafyanın ve ortak iklimin insanları olarak iş birliğine büyük önem veriyoruz. Ancak, sürdürülebilir bir gelecek için su kaynaklarının adil bir şekilde yönetilmesi gerektiğine de inanıyoruz. Çünkü bugünün Manisa’sı, 45 yıl öncesine kıyasla nüfusu artan, sanayisi gelişen, altyapısı büyüyen ve yüzde 98 oranında içme suyunu yeraltı kaynaklarından sağlayan bir kenttir. Bu nedenle mevcut tahsis planlarının aynı şekilde sürdürülmesi, hem çevresel sürdürülebilirlik hem de ekonomik kalkınma açısından ciddi zorluklar doğurmaktadır. Bölgemizde içme ve kullanma suyu amacıyla geçmiş yıllarda açılmış birçok kuyunun kuraklık nedeniyle verimsiz hale geldiği ve yeni sondaj çalışmalarına ihtiyaç duyulduğu açıkça ortadadır. Bölgedeki tarımsal sulama yapan çiftçilerimiz ve kurumlarımız bu durumdan doğrudan etkilenmekte, ciddi mağduriyetler yaşamaktadır” diye konuştu.
“MANİSA VE İZMİR’İN MENFAATİ İÇİN SU TAHSİSİ YENİDEN DEĞERLENDİRİLMELİ”Talat Postacı, “Bugüne kadar farklı tarihlerde kurum ve kuruluşlar arasında çeşitli toplantılar yapılmış olsa da bu sorunun yerel yaklaşımlarla değil, yeraltı su kaynaklarının yönetiminden sorumlu olan Devlet Su İşleri tarafından ele alınması gerektiği açıktır. Manisa’nın tüm su ihtiyaçları dikkate alındığında, 1980 tarihli protokolün günümüz ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmesi artık zaruridir. Bugün Manisa olarak, artan su ihtiyacımız nedeniyle kendi kaynaklarımızın uzun vadeli kullanımı konusunda bazı zorluklarla karşı karşıyayız. Mevcut su tahsisinin günümüz koşullarına göre yeniden değerlendirilmesinin, her iki şehrimizin de menfaatine olacağına inanıyoruz. Bu doğrultuda, Manisa’nın içme ve kullanma suyu ihtiyacı ile tarımsal sulama hakkını gözeten, bilimsel temellere dayanan adil ve hakkaniyetli yeni bir Devlet Su İşleri protokol çalışmasının başlatılmasını talep ediyoruz. Tahsis edilen debi miktarlarının gözden geçirilerek Manisa’ya da pay ayrılması, hem adil hem de yaşamsal bir ihtiyaçtır” dedi.
ÇÖZÜM ODAKLI BİR İŞ BİRLİĞİ VURGUSUBu konuyu bir eleştiri veya ayrışma amacı gütmeden, tamamen çözüm odaklı bir iş birliği çağrısı olarak ilettiklerini vurgulayan Postacı “Manisa’nın tüm paydaşları; halkı, sanayicisi, çiftçisi ve dinamikleriyle birlikte, bu tahsis planlarının adil ve güncel bir yapıya kavuşturulmasını beklemektedir. Unutulmamaktadır ki tarımsal üretimin kalbi olan bu topraklarda su, sadece bir kaynak değil, yaşamın temelidir” şeklinde konuştu.
MASKİ’NİN YOL HARİTASI
MASKİ, ilerleyen süreçte gelecek nesillerin su kaynaklarına erişebilmesi amacıyla ileriye dönük adımlar atmayı planlıyor. Bu adımlşar arasında; Mevcut kuyu ve sondajların verimlilik analizlerinin yapılması, yeni kapalı sulama sistemleri kurulması için proje geliştirme, çiftçilerle sürekli iletişimde kalarak talepleri merkeze alan politika üretimi ve DSİ nezdinde yeni bir su tahsis protokolü oluşturulması için resmi girişimler yapmak var. MASKİ, tarımın sürdürülebilirliğini sağlamak, yeraltı su kaynaklarını korumak ve çiftçilerin üretim kapasitesini artırmak için çözüm odaklı çalışmalarını artırarak sürdürmeyi hedefliyor.
MASKİ: SU ADİL DAĞITILMALI, GELECEK GÜVENCE ALTINA ALINMALI
Manisa, tarımsal üretimin lokomotifi konumunda olan verimli ovalarıyla Türkiye’nin stratejik bölgelerinden biri. Ancak mevcut su tahsis protokolü, hem çiftçileri hem de kurumları çıkmaza sürüklüyor. MASKİ’nin çözüm odaklı yaklaşımı, iş birliğine açık duruşu ve sürdürülebilirlik vizyonu bu krizin aşılmasında kilit rol oynayacak gibi görünüyor.
#MASKİGenelMüdürüTalatPostacı #ManisaBüyükşehirBelediyesi #MASKİsu #FerdiZeyrek #ManisaSuKrizi #MASKİ #TarımsalSulama #SuTahsisProtokolü #KuraklıklaMücadele #SürdürülebilirTarım #DSİ #ManisaTarımsalÜretim #SuHayattır #MASKİİleGelecek
Manisa Büyükşehir Belediyesi Manisa Su ve Kanalizasyon İdaresi (MASKİ), Saruhanlı ilçesine bağlı Nuriye Mahallesi’nde kritik bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Su krizinin tarımsal üretim üzerindeki etkilerini masaya yatırmak ve çözüm yolları geliştirmek amacıyla düzenlenen toplantıya nın yanı sıra ziraat odası başkanları, sulama kooperatifleri temsilcileri, mahalle muhtarları ve çok sayıda çiftçi katıldı.
1980 YILINDA İMZALANAN PROTOKOL YENİDEN MASAYA YATIRILDI
Buluşmada, yer altı su seviyelerinin ciddi oranda düşmesi, artan kuraklık ve kontrolsüz su tüketimi gibi sorunlar tüm boyutlarıyla ele alındı. Katılımcılar, özellikle 1980 yılında Devlet Su İşleri (DSİ) ile İzmir Belediyesi arasında imzalanan ve Göksu ile Sarıkız kaynaklarından yıllık 108 milyon metreküp suyun İzmir’e tahsisini öngören protokolün günümüz koşullarına uygun hale getirilmesi gerektiğini dile getirdi.

MASKİ Genel Müdürü Talat Postacı, Türkiye genelinde olduğu gibi Manisa’nın da ciddi bir su kriziyle karşı karşıya olduğunu vurguladı. Postacı, “Manisa, tarımsal üretim kapasitesiyle ülke ekonomisine yön veren bir şehir. Ancak iklim krizinin etkileri, azalan yağışlar ve düşen yeraltı su seviyeleri nedeniyle hem kırsal hem de kentsel alanlarda suya erişim giderek zorlaşıyor” ifadelerini kullandı. Talat Postacı, 45 yıl önce imzalanan su tahsis protokolünün, artan nüfus, gelişen sanayi ve genişleyen altyapı gibi nedenlerle artık yetersiz kaldığını söyledi. “İzmir bizim kardeş şehrimizdir, ancak su kaynaklarının adil ve sürdürülebilir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Günümüzün ihtiyaçları doğrultusunda, DSİ öncülüğünde bilimsel temellere dayalı, yeni ve hakkaniyetli bir protokol şarttır” dedi.

Saruhanlı Ziraat Odası Başkanı Aydoğan Okur, 1980 tarihli kararın artık çiftçilere hizmet etmediğini belirterek, verilen suyun denetlenmesini ve kamuoyuyla paylaşılmasını talep etti. Nuriye Sulama Kooperatifi Temsilcisi Nurettin Dingaz ise “Yer altı suyu 140 metrelere kadar çekilmiş durumda. Bu kadar derinden su çıkarmak büyük bir maliyet” diye konuştu.
Aydoğan Okur, 45 yıl önce Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile İzmir Belediyesi arasında imzalanan protokole değinerek, “1980 yılında çıkmış bu karar üzerinde çok fazla görüşmeler yaptık. Ama çıkan kanunu geri alamıyoruz. Bu işin çözüm noktasında önemli olan anlaşma ile verilen suyun takibini yapabilmektir. Biz çiftçiler olarak verilen suyun kontrol edilmesini talep ediyoruz. Yapılan kontroller sonrasında da gerekli yerlere bilgilerin verilmesini istiyoruz” dedi.

“EŞİT BİR ŞEKİLDE PAYLAŞIM YAPILMASINI İSTİYORUZ”Nuriye Sulama Kooperatifi Kurucu Ortağı ve Köy-Koop Merkez Birliği Temsilcisi Nurettin Dingaz ise “Herkesin de bildiği gibi yer altı sularımız, gün geçtikçe çekilmekte. Çocukluk yıllarımızda 7 metrelerden su çıkarıyorduk. Şuan ise 130 metre 140 metrelerden suyu çıkaramıyoruz. Biz üreticiler olarak 1980 yılındaki protokol çerçevesinde ne kadar su veriliyor, kaç metreden su çıkarılıyor konuları hakkında bilgiler almak istiyoruz. 45 yıldır iki mahallemizin üreticilerine hiç yardım edilmiyor. Suya şehirlerin de ihtiyacı var bunun da farkındayız, ama biz çiftçilerin de çok ihtiyacı var. Yetkililerin bu konuda eşit bir şekilde paylaşım yapılmasını talep ediyoruz” dedi.



SONDAJLAR YETERSİZ KALIYOR
Nuriye Mahallesi’nden üretici Gafur Ertürk, “Geçmişte 7 metrede olan taban suyu, bugün 130 metrede bile zor bulunuyor. Bu durum ürün verimliliğini düşürüyor. Salihli’den gelen su kanallarının kapalı sistemle ulaştırılması durumunda sondajlara ihtiyacımız kalmayacak” ifadelerini kullandı. Gafur Ertürk; “45 yıl önce bizlere bu kadar su lazım değildi. Taban suları yüksekti. Bu kadar sulama ihtiyacı bile duymuyorduk. Yılda birkaç kez suladığımızda ürünlerimiz oluyordu. Şu an haftayı geçiremiyoruz. Bir hafta sonra ürünlerimiz tekrar su istiyor. Çünkü tabanda su yok. Toprak yarım metre, bir metre aşağıdan kuru çıkıyor. Su kullanımının çok iyi paylaşılması ve bu konuda bizlere destek olunması gerekiyor. En azından Salihli’den gelen kanalın da kapalı sistemle gelmesi gerekiyor. Eğer bu su bizlere ulaştırılırsa bizim zaten sondajlara ihtiyacımız kalmayacak. Ama şu an su olmadığı için çiftçiler sondajlarla su temin etmek zorunda. Yetkililerin sesimizi duymasını, sıkıntılarımızın çözümü noktasında adımlar atmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.
Ertürk, çiftçilerin kuraklık nedeniyle sondaj kuyularına mahkûm kaldığını, bunun da ciddi bir ekonomik yük oluşturduğunu söyledi.

Ziraat odaları, kooperatifler ve çiftçilerle değerlendirme yapmak için bir araya geldiklerini belirten MASKİ Genel Müdürü Talat Postacı ise tüm Türkiye’nin olduğu gibi Manisa’nın da ciddi bir su kriziyle karşı karşıya olduğunu ifade etti. MASKİ Genel Müdürü Talat Postacı, su krizinin çözümünde sadece yerel çabaların yeterli olmayacağını, Devlet Su İşleri’nin bu süreci ulusal düzeyde ele alması gerektiğini vurguladı. “Manisa’nın içme, kullanma ve tarımsal sulama ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde, adil ve güncel bir su tahsis planı hazırlanmalıdır” diyen Postacı, bilimsel verilere dayalı, bütüncül ve sürdürülebilir çözümlerin hayata geçirilmesinin önemini vurguladı.





MASKİ, ilerleyen süreçte gelecek nesillerin su kaynaklarına erişebilmesi amacıyla ileriye dönük adımlar atmayı planlıyor. Bu adımlşar arasında; Mevcut kuyu ve sondajların verimlilik analizlerinin yapılması, yeni kapalı sulama sistemleri kurulması için proje geliştirme, çiftçilerle sürekli iletişimde kalarak talepleri merkeze alan politika üretimi ve DSİ nezdinde yeni bir su tahsis protokolü oluşturulması için resmi girişimler yapmak var. MASKİ, tarımın sürdürülebilirliğini sağlamak, yeraltı su kaynaklarını korumak ve çiftçilerin üretim kapasitesini artırmak için çözüm odaklı çalışmalarını artırarak sürdürmeyi hedefliyor.

Manisa, tarımsal üretimin lokomotifi konumunda olan verimli ovalarıyla Türkiye’nin stratejik bölgelerinden biri. Ancak mevcut su tahsis protokolü, hem çiftçileri hem de kurumları çıkmaza sürüklüyor. MASKİ’nin çözüm odaklı yaklaşımı, iş birliğine açık duruşu ve sürdürülebilirlik vizyonu bu krizin aşılmasında kilit rol oynayacak gibi görünüyor.
#MASKİGenelMüdürüTalatPostacı #ManisaBüyükşehirBelediyesi #MASKİsu #FerdiZeyrek #ManisaSuKrizi #MASKİ #TarımsalSulama #SuTahsisProtokolü #KuraklıklaMücadele #SürdürülebilirTarım #DSİ #ManisaTarımsalÜretim #SuHayattır #MASKİİleGelecek